28 Aralık 2010

Geri sayım başladı...son 9 hafta...

Benden iyisi yok evet!Gördüm oğlumu, duydum kalp atışlarını.Doktorumuz ultrasonda bakarken onun da elini zıplattı ne hareketli yaa dedi.Çok şükür iyiymiş miniğim.31. hafta içindeyim artık geri sayım başladı.

Bu son haftalar daha sıkıntılı olacakmış benim için.Uykusuzluk ve bel ağrısı tek sıkıntım şimdilik.Ama hep dediğim gibi oğlum iyi olsun gerisi hiiiç önemli değil.

Doğum hakkında da konuştuk biraz.Nedense normal doğum istemediğimi düşündü doktorum.Tabii ki normal doğum istiyorum dedim.Adı üzerinde normal doğum!Tabii bir aksilik çıkmazsa vakti saati geldiğinde oğlum katılsın aramıza.Onun içinde benim için de en iyisinin bu olduğunu düşünüyorum.38. haftada durumuna bakarız dedi.Umarım her şey istediğim gibi iyi ve yolunda gider.

Heyecanım daha da artmaya başladı.Kafam öyle dalgın sürekli doğum anının öncesini, doğumu ve sonrasını düşünüyorum.Rüyalarımda ise sürekli oğlum var.Onu yıkadığımı masaj yaptığımı görüyorum.İlk zamanlar kendimi hamile görürdüm şimdi doğum yaklaştıkça oğlumu kucağımda görüyorum :))

Rüyalarımın gerçeğe dönüşmesine çok az kala şaşkın, mutlu, sakin ve birazda tombik bir anne olarak 2011 'i bekliyorum.

25 Aralık 2010

Doğmamış bebekten mektup

Mercimeğimizdi önce sonra oğlumuz oldu.Şimdi an be an içimde büyüdüğünü hissediyorum.Kafasını okşuyorum minicik bir kabartı oluyor parmağı herhalde diye seviyorum.Eğer hiç kıpırtı yoksa karnımda okşuyorum biraz sonra bana hareketleri ile cevap veriyor.Konuşuyorum onunla müzik dinliyoruz.Portakalı sırf onun için yiyorum çünkü sonrasında karnımda dört dönüyor hoşuna gidiyor herhalde diyorum.Artık evde yalnız olduğum zamanlarda kendimi yalnız hissetmiyorum çünkü varlığını hissettiriyor oğlum.

Daha doğmadan onunla bir şeyler paylaşıyoruz ve bu çok hoşuma gidiyor.Acaba o da benim farkımda mı diye düşünmeden edemiyorum.

Küçükİnsan - Doğmamış bebekten mektup sayfasındaki yazıyı tesadüfen buldum ve bayıldım.İçimde o duyguları yaşadığını tabii ki düşünmüyorum ama hayal etmesi bile hoşuma gitti.

Bu aralar duygusallık had safhada o yüzden mi etkilendim bilemem.Ama kendimi tutmasam hani hüngür hüngür ağlayasım var.Geçer herhalde hormonlar sanırım bunun tüm suçlusu.

Pazartesi buluşma var oğlumla.Hele bir göreyim onu benden iyisi olmaz ondan sonra...

24 Aralık 2010

Emzirme Reformu Sobesi

Sevgili Derya ( https://baskahamile.blogspot.com/) emzirme konusu ile ilgili olarak beni sobelemiş.Henüz oğlum minik tepikleriyle karnımda olsada işte cevaplarım:

(1) Türkiye’de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı sizce yüzde kaç? (*)
Oran tahmin ettiğimin çok altında sadece 1.3 'miş.



(2) Siz bebeğinizi ne kadar süre anne sütü ile beslediniz? Oğlumu en az 1 yaşına kadar emzirmek istiyorum.



(3) Kaç ay doğum izni kullandınız? Çalışmıyorum.




(4) Yasal süt izninizi kullanabildiniz mi? Çalışmıyorum.




(5) Emzirdiğiniz ya da süt iznini kullandığınız için iş yerinde mobbing (tepki, işi bırakmanız için baskı) ile karşılaştınız mı? Çalışmıyorum.




(6) Bebeğinizi toplum içinde, dışarıda emzirmeniz gerektiğinde sıkıntı yaşadınız mı? Şimdiden sıkıntı yaşayacağımı düşünüyorum.




(7) Emzirme konusunda desteğe ihtiyacınız oldu mu? Gerek emzirme danışmanlığı, gerekse psikolojik olarak yeterince destek bulabildiniz mi?Desteğe ihtiyacım olacak mı henüz bilmiyorum. Bulunduğumuz ilçedeki sağlık birimi emzirme konusunda danışmanlık yapacağını belirten bir form gönderdi evimize.Doğuma 1 ay kala gidip bilgi almayı düşünüyorum.




(8) Emzirdiğiniz süre boyunca etraftan “sütün yetmiyor, mama ver, bu çocuk meme emmek için çok büyük” şeklinde baskı gördünüz mü? Umarım böyle bir baskı görmem.




(9) Emzirme Reformu’nu biliyor musunuz? Sizce Emzirme Reformu neden gerekli?
Biliyorum.Daha sağlıklı bir nesil için anne sütü çok önemli.




(10) Emzirme Reformu’nu web sitesinde desteklediniz mi? Destek olmak için http://emzirmereformu.com/adresindeki formu doldurmanız yeterli. Destek vereceğim.


20 Aralık 2010

Seni beklerken...

Durgunum, biraz keyifsizim bugün.,Belli bir nedeni yok belkide uykusuzluk böyle yapıyor.Havada Ankara'da inat gibi öyle kasvetli. Oğlumun keyfi yerinde ama çok şükür.Dört dönüyor içimde ara sıra hıçkırık tutuyor. Kıyamıyorum ne kadarcık canı var ki.

Karnımı görünce herkes gibi banada doğuma az kaldı gibi geliyor ama takvime göre asıl zaman Mart'ın ilk haftası.Ne kadar çok var, nasıl geçecek diyorum .Aslında zaman yaklaştıkça daha da sabırsızlanıyorum.Bazende itiraf etmem gerekirse korkuyorum.Doğum anı korkutuyor, sonrasını düşünüyorum nasıl bir anne olacağım diye.Sonra çevremde sürekli duyduğum şimdi iyi zamanların uyu dinlen sözlerinden de çok sıkıldım.Ne yani miniğim bana sıkıntı vermek için mi geliyor dünyaya.Tabii ki uykusuz ve yorgun günlerim olacak ama bende ortimde çok istedik canımızdan bir parçayı.Bir çocuğun hooop diye bir gecede büyümeyeceğini de biliyorduk.Bize yaşatacağı mutluluk ve keyfin o herkesin dediği yorucu dönemi unutturacağını biliyorum.(Kendime not:uykusuz bir gecenin sabahında dön ve bu satırları oku! )

Dünyadaki en güzel şeylerden biri onu beklemek.Beklerkende artık boş durmuyoruz hazırlıklar başladı bu arada. Geçen hafta mobilya siparişini verdik.Sade ama şık bir şey olacak en önemlisi de sağlıklı.Bu nedenle masif bir mobilya ilk tercihimiz oldu.


Ama en zevkli kısmı kıyafetler.O kadar minicikler ki.Ortimle onlara bakıp kıyafetleri sevmeye başladık.İşin heyecanlı kısmı bundan sonra başlayacak asıl.Odası bir gelsin tek tek o kıyafatleri yıkayıp ütüleyip yerleştirmek,odasını hazırlamak çok keyifli olacak.
Bunlarla oyalanırken anlamam belki zamanın nasıl geçtiğini bir bakmışım Mart ayı gelivermiş.Gerçi ortim Mart'a kalmaz babası gibi sabırsızlanır oğlum erken gelir diyor ama bakalım...En önemlisi sağlıkla alalım kucağımıza doya doya koklayıp mıncıklayalım miniğimizi.


11 Aralık 2010

Bir cumartesi sabahı

Güneşi, sıcağı severim aslında ama mevsimler rotasını şaşırınca yeter artık diyordum gelsin kar.
Sabaha bembeyaz uyanmak çok güzeldi.Mutfağımın camından manzarayı izledim,dışarıdan çocuk sesleri geliyordu seneye oğlumuzla çıkarmıyız bizde dışarı diye hayaller kurdum.

Sonra ortim uyandı güzel bir kahvaltı yaptık.Kahvaltıda da malum(!) omlet vardı.Eeee..yumurta ile yatıp yumurta ile kalkıyoruz. Sucuklusu, çift sarılısı derkenen en son omleti de duyunca benim koca göbişli bünyem daha fazla kayıtsız kalamadı.Yapalım bari dedim bir omlet de afiyetle yiyelim.


Güzel bir sabahtı.Canım aslında dışarı çıkmak istiyordu ama o kadar soğuk ki hava şimdilik oturayım sıcacık evimde camın önünde dedim.Nasıl olsa daha çok kar yağar Ankara'ya dolaşırız ortimle.

Bu aralar yazıdan da anlaşılacağı üzere pek boş geçiyor günlerim.Sıkıldım çok sıkıldım.Bebek haberi ile bir sürede olsa çalışma isteğim ertelenir sanmıştım ama hayır.Aslında içim içimi yiyor.Hala iş ilanlarına çaktırmadan bakıyorum.Ama beni kim ne yapsın şimdi.Hem öncelik canım oğlumun.Hele bir doğsun sağlıklı birazda büyüsün bir şeyler yapmam lazım.Kitap oku,film izle,yemek yap...bir yere kadar.Zaten bunları çalışırkende yapıyorsun.Hatta kısıtlı zamanlarda yaptığın için daha bir keyifli oluyor.Neyse düşünmenin bir anlamı yok şimdi bunları.

İşte böyle hayat devam ediyor bir şekilde.Ortimle gün sayıyoruz kıpır kıpır oğlumuz gelsinde doldursun evimizi diye.