23 Mart 2012

Ardahan'da günler nasıl geçer?

Dolu dolu geçti 1 ay anlatacak bir sürü şey birikti.Nereden başlasam bilmem ki...En önemli şeyden başlayayım en iyisi.Evimizin küçük adamı Ati bey büyük adımlar atıyor artık.Aslında 6 Şubat'ta ilk adımını atmıştı.Sonra o adımlar giderek arttı şimdi pıtdık pıtdık yürüyor.Kollarını açınca adeta koşarak gelip sarılıyor.Tabii yürümeye başlayınca keşfedilecek alanlar genişledi.Hele bir yürüsün işin daha da zor diyenler haklı çıktı.Gerçekten gün nasıl başlayıp nasıl bitiyor anlamıyorum.Oğluş uyuyunca bende sızıp kalıyorum.

Hafta sonları ise havalar izin verdiği müddetçe geziyoruz. Cemreler çoktan düştü bir çok yere bahar geldi buraya da gelmiş.Sıcaklık gündüz 3 derece. Ardahanlılar tamam artık bahar geldi diyor ama dün lapa lapa kar yağıyordu.Tuhaf bir durum ama alışacağız sanırım.Gerçi karların erimeye başlaması çokta iyi olmuyor çünkü hem Kars'a hem Ardahan'a kar yakışıyor.

Gezdik dedim Çıldır'a gittik yine.Ama bu sefer hava rüzgarlı değildi.Ati daha rahat etti dolayısıyla bizde.Çıldır gölünün hemen yanında Atalay'ın Yeri diye çok sevimli bir mekan var.Gölden çıkan sarı balık özel yiyeceklerinden.Tabii tadına bakıldı ve çok sevildi.Kuru bir çay bile olsa yeterdi çünkü ortam çok güzeldi.
İçimizde ukde kalan faytonla göl üzerinde gezememek oldu.Çünkü Atilla için oldukça soğuk bir gezinti olabilirdi.
Bir sonra ki hafta Kars'a gittik.Karlar erimeye başlamıştı ulaşım çok rahattı ama dediğim gibi kar olmadan şehir eksik gibiydi.Anlatmakla yada fotoğraflara bakarak olmaz mutlaka görülmesi gereken bir şehir.Sanki masal aleminde geziyorsun kafanı çevirdiğin her yerde büyüleyici binalar heykeller.Bir an için hangi ülkede olduğumu bile unuttum.
Tabii bizim oğlan içinse işin tek keyifli anı alışverişti.Naparsınız zamane çocukları işte :))
Sonra babaanne ve dededen güzel haber geldi.Bizi görmeye taa İzmirden Ardahan'a geliyorlardı.Daha doğrusu Atilla'yı görmeye.Öyle izole bir hayat sürüyormuşum ki geldiklerinde sahi dedim oralarda bizim akrabalarımız var .Her hafta görüştüklerimizle şimdi aylar sonra bir araya gelmek kafama bir şeyi dank ettirdi.Biz çoooook uzaklarda adeta başka bir alemde yaşıyormuşuz.
Çok güzel geçti günler, Ati babaanne ve dedesiyle bol bol oynadı anne biraz dinlendi.Ama en güzeli Çıldır' a birlikte gittiğimiz gündü.Tabii bayıldılar oraya.Sonra biz ortimle faytona binme şansı elde ettik.İşte o an müthişti.Sanki sonsuzlukta gidiyorduk.Hiç bitmesin istedim ama herhalde bitmeseydi buzdan insanlara dönüşebilirdik çünkü çok soğuktu.
Küçük bir yerdeyiz ama günler işte böyle dopdolu geçti, geçiyor.Özlem var mı var tabii.Ama bir iyi haber daha Ankara'ya gidiyoruz.Ortime seminer çıktı.Haftaya Cumartesi uçuyoruz.Her iki anlamda yani uçarak gidiyoruz.Bir şey itiraf etsem annemi babamı kardeşimi özlemekten daha çok Ankara'yı özledim.Biliyorum öyle çok güzel bir şehir değil ama kendimi bildim bileli yürekten bağlıyım oraya.İçindeyken yaka silkip gitsem diyorum uzaktayken haberlerde bile Ankara görüntüsü arıyorum.Yaşanmışlıklar çok fazla sanırım ondan.Her taşında neredeyse kısacıkta olsa bir geçmişim var.Şimdi oğlumuzla Ankara'nın en güzel anında baharda orada olmak çok güzel olacak.Elinden tutup Botanik parkında gezdireceğiz.Yaşanmışlıklarımıza bir yenisini daha ekleyerek.