15 Haziran 2012

Blogum unutmadım seni!

Y-a-z-a-m-ı-y-o-ru-m.Geziyoruz, çok güzel fotoğraflar çekiyoruz,yeni kitaplar okuyorum, Ati her geçen gün dahada büyüyor her gün yaptığı yeni bir şeyle bizi şaşırtıp eğlendiriyor.
Paylaşacak bir sürü şey birikiyor ama ben kendimle başbaşa kaldığımda sadece okumak istiyorum ve itiraf ediyorum sanırım en çok sevdiğim şeyden blog yazmak içinde olsa vazgeçemiyorum.
En son Ani harabelerinden bahsedeceğimi söylemişim.Ooooo...oranın üstüne nerelere gittik.Ama Ani'ye haksızlık etmek istemem en azından bir kaç fotoğraf paylaşayım ve mutlaka gidilmesi gereken bir yer diyerek bu geziye bir nokta koyayım.
Asıl bomba gezi İzmir'e oldu.Oğlumla ilk yalnız uçak yolculuğumuzu yaparak babanne ve dedeye gittik.Ortim eğitim için başka bir yerdeydi sonra bize katıldı.
Benim minik yol arkadaşım hiç sorun çıkarmadı ne uçakta ne de İzmir'de.Normalde yapışık ikizler gibi dolaştığımız için orada da bana hiç nefes aldırmayacak derken değişiklik oğluma çok iyi geldi.
Dedesiyle her gün boyoz ve simit almaya çıktı.Çeşmealtı,Seferihisar ve Sığacık'a gittik.Denizin büyüklüğü karşısında önce çok şaşırdı benim Kafkas bebem ama sonra çok sevdi.
Her yer kedi köpek doluydu hangisini ellesem diye çıldırdı.
Parkta özgürce oynadı.
Annesi de mis gibi iyot kokusunu içine çekti deniz kenarında çuprasını midyesini yedi.Kuaföre gidip biraz hanıma benzedi.Alsancak'ta zevkle mağazaları dolaştı.
Gezinin tek can sıkıcı olayı yemekle arası zaten hiç iyi olmayan oğlumun neredeyse hiç bir şey yemeden gün geçirmiş olmasıydı.Nereden geldiğini hiç anlamadığım enerjisi bitmek bilmedi ağzına bir lokma sokabilmek için herkes pervane oldu.Biliyorum ısrar etmemem gerekir ama onun kibrit çöpü bacaklarını ve olmayan poposunu görünce dayanamıyorum.Sonuçta kısa ama çok güzel bir geziydi hepimize çok iyi geldi.
Ardahan' döndüğümüzde bir şok yaşadık çünkü beklediğimizden daha da sıcaktı hava.Doğa kelimenin tam anlamıyla çıldırmış durumda her yerde değişik otlar, renk renk çiçekler ve şimdiye kadar görmediğim yeşillikte çimenler var.
Bizde vakit tamam dedik ve kalabalık bir grupla Seyirtepe denilen piknik alanına attık kendimizi.Her zamanki gibi önce gene nereye getirdi bunlar beni diye şaşırdı
ama sonra koştu çimenlerde bizde koştuk peşinden çünkü bir tepenin üstünde olduğumuzdan etraf biraz tehlikeliydi.Ama kuzucum doğa ile haşır neşir olmaktan çok mutluydu.Koşturmaktan farkına varamamaşım bir ara emzirmek için oturupta etrafa bakınca gördüklerim gerçek mi yoksa bir tablonun içindemiyim düşünmeden edemedim.
Birde Çıldır gölü vardı hani şu üstünde kızakla gezdiğimiz bir günde oraya gittik. İşte son durumu budur.
Bu memlekete kar kesinlikle daha çok yakışıyor ama kışın güneşin öğleden sonra 3'te kaybolduğunu düşündükçe şimdi iyiyiz diyorum.Öyle yada böyle 6 ayımızı devirdik bile burada.Her yere ve alıştığımız her şeye uzakta olsak birlikteyiz ya mutluyuz işte.