16 Ocak 2012

Yağmayın yollara...durun kar taneleri!

Günler artık Ardahan'da belli bir düzene oturdu.Gün erkenden Ati'nin uyanma sesi ile başlıyor ve Ati'nin peşinde koşturmakla devam ediyor.Uyuduğu zamanlar bazen hangi işe koşturacağımı şaşırıyorum.Ama asla vazgeçemediğim şey kitap okumak.Blog yazmaya belki çok vakit ayıramıyorum ama her koşulda kitaplarım beni çağırıyor hatta oğluşumu emzirirken bile.Kargo zaten bana kitap taşıyor.Okuduğum ve okuyacağım kitaplardan daha sonra bahsederim ama bugün gezip gördüklerimi anlatmak için uğradım.

Yeni yıldan 1 gün önce Kars'a gittik.Ben 40 günlük bebekken ailemin görevi dolayısıyla Kars'a gelmişim 3 yaşına kadarda oradaymışız.O günleri pek hatırlamasamda benim için yıllar sonra kendi ailemle Kars'da bulunmak çok anlamlıydı. Uzun uzun gezemedik Kars'ı.Ati kucağımızda,yerler buz pisti gibi ve öğlen 12 itibariyle hava -12 idi.Önce ben küçükken oturduğumuz yere gittik sonra Migrosa uğradık,Ardahan'da bulamadıklarımızı aldık.

Tabii sıra sonra bizim için yeni bir yerde yapılacak en önemli şeye geldi.Yöresel yemeklerin tadına bakmak.Bunun için Kristal lokantasına gittik.Masayı bulgur pilavı üstü kaz, döner ve piti ile donattık birde üstüne burma kadayıf yedik.Tabii bunların hepsi yarımşar porsiyondu.Tandırda pişen kaz ve suyuna yapılan pilav müthişti.










Ankara'dan sonra güzel döner yiyemeyiz derken dönerde çok güzeldi.Ama lezzet ve sunum olarak en güzel ve değişik yemek piti idi.Porselen bardakta safran ve kişniş ile pişmiş kuzu etli nohut geliyor.






Tabağınıza önce yufka ekmeği parçalayarak koyuyorsunuz sonra üzerine bardaktaki nohut yemeğini döküyorsunuz.Yemeğin sosuda eti de çok güzeldi.Bu yemeklerin tadına ne yazık ki Ati bakamadı çünkü kuzucuk sandalye üzerinde uyuyordu.Çok soğuk olduğundan fazla dışarıda duramadık, arabayla Kars'ın içinde şöyle bir dolaşıp dönüş yoluna geçtik.Şimdilik doyasıya gezemedik ama doyasıya yemek yedik.


Ondan sonraki hafta sonu Ardahan'a 15 dakika uzaklıktaki Yalnızçam kayak merkezine gittik.Kar fazla yoktu ama ortam çok güzeldi.Karın şöyle lapa lapa yağdığı bir günde oranın tadına doyum olmayacak.Biz şimdilik mis gibi havasını soluduk çayımız içtik ve döndük.






Bu hafta sonu ise beni adeta büyüleyen bir yerdeydik -Çıldır gölü-! Ama burayıda istediğimiz gibi gezemedik çünkü arabadan inince yüzümüze çarpan rüzgar çok fenaydı.Belki ortimle ikimiz olsaydık gezerdik ama Atilla rüzgardan çok rahatsız oldu.Gölün üzerinde kısa bir yürüyüşten sonra arabaya koşarcasına döndük.





Kızaklı faytonla gezmek, gölün tadını doyasıya çıkarmak başka zamana kaldı.Ama bu kısacık gezimizden çok keyif aldık.Dönüş yolunda Ati mışıl mışıl uyurken benim aklım hala Çıldır gölündeydi...



Hafta içi bir koşturmaca ile geçerken hafta sonlarımızda işte böyle etrafı keşfetmekle geçiyor.Yollar kardan kapanmadığı sürece ortim, Ati'm ve ben durmayız daha çok gezeriz.