28 Haziran 2010

Hala şaşkın bir mercimek annesi!

23 Haziran'dan beri hala şaşkın ve bol uykulu biri olarak dolanıyorum. Aslında bu uykulu hal 1 haftadır vardı da anlam veremiyor puslu havadandır diyordum.Meğerse sebeb minicik bir şeymiş!

Perşembe günü ilk doktor kontrolüm var.Bakalım nasıl geçecek.Daha ailelere bir şey söylemedik sadece arkadaşlar biliyor birde sevgili blogcum tabii. Doktordan sonra söylemeyi planlıyoruz. Yani pek heyecanlı günler var önümüzde.Bir gelse perşembe günü.Ortimde nöbetçi gene 3 gün.Günler daha da yavaş ve can sıkıcı geçecek.Bugün ilk gün ama çok özledim. Yalnızım demiyorum ama bu sefer mercimekle birlikteyiz.Çok küçük olduğu için mercimek diyorum şimdilik.Henüz beni duyamasada ben onla konuşuyorum.Şaşkın olduğum kadar sanırım biraz delilikte var.


Bu aralar tek yaptığım uyumak ve bol bol saçma sapan rüyalar görmek.İnsan her uykudaki rüyayı da hatırlar mı? Resmen uykumda bir sürü kısa film izliyor gibiyim. Uyumadığım zamanlarda da KPSS çalışmalarına devam, malum az kaldı.Arada yemekte yapıyorum.Mesela bugün iki esneme arası yaprak sardım bir tencere.


Ordan oraya atlıyorum yazarken aslında kafam tek bir şeye odaklanmış durumda, ben kendimi oyalıyorum böyle.Bir an önce şu doktor kontrolü geçsin istiyorum,ailelerin tepkisini merak ediyorum....yani kısacası o günü bekliyorum. Bekliyoruz... yani ben ortim ve mercimek.Nasıl yani 3 kişi mi olduk şimdi biz daha doğrusu 2.5 :))

23 Haziran 2010

O daha çok küçük!

Bugün aslında Beypazarı gezimizi anlatacaktım. Ama beklenmedik aslında beklendikte bu kadar çabuk beklemediğim bir şey oldu. 4 haftalık bir minik benle! Şaşkınım.Hep ağlarım diye düşünmüştüm sevinçten yani ama kalakaldım.Sanırım daha şoktayım. Haftaya doktara gideceğiz. İnşallah her şey yolundadır. Bunun üzerine sayfalarca yazabilirim ama kendime gelmem lazım biraz.

22 Haziran 2010

Mutlu yıllaaar canıııım benimmm!!!




İyi ki dünyaya geldin! iyi ki minik dünyama geldin hayat ortim!
Birlikte kutlayacağımız nice mutlu yıllara!
Seni çoo...k seviyorum!

20 Haziran 2010

O babalar ne yapsın şimdi...?

Babam burada yaşamadığı, bu hafta sonuda Ankara'ya gelemeyeceği için babalar gününü sadece telefonda kutlayacağım diye üzülürken dünkü olayla her şey anlamını yitirdi. Haberleri izlememeye çalıştım ama bu sabah kaçamadım ve kahroldum tabii.11 gencecik can...aileleri.Her biri Türkiye'nin bir yerinden. Aslında bugün uzun uzun babamı anlatmak istiyordum. Ama hiç tadım yok.Kızgınım,üzgünüm ve endişeliyim...

18 Haziran 2010

Hafta sonuna doğru...

Kış hazırlıklarım çilek reçeli ile başladı.Pazardan aldım minikleri önce ayıkladım sonra yıkadım bir güzel. Annemin öğrettiği gibi ne kadar çilek koyuyorsam o kadar da şeker ekleyerek tıkırdattım ateşte.Sonra bol güneşli balkonuma koydum.Bundan sonrası güneşin işi artık.










İyi oldu bugün reçel oyaladı beni biraz. Sıkkınım çünkü, ortim 3 gün sürecek yoğun bakım nöbetine girdi. Evden bir gidişi vardı bugün aynı memleket içinde uzun yola çıkıyor sanki.Nöbetler zaten zor bu 3 günlük nöbetler daha da beter oluyor.Gerçi yarın gidicem yanına pek görüşmek gibi olmuyor ama napalım buna da şükür. Akşamda annemdeyim. Pazar günü dönerim evime. Dönmeden de kayınvalidemlere uğrayacağım.Kayınpederimin babalar gününü kutlarım.Ortim olamayacak yanında onun yerinede kutlamış olurum hem. Niyetim oradan çıkıp Tunalı'ya gitmek.Ortimin yeni yaşına sayılı günler kaldı.Bir dolaşayım bakayım aklımda birşeyler var bulabilecek miyim.

İşte böyle dolu bir hafta sonu gibi dursa da boş geliyor bana.Ortimle başbaşa olayım isterdim.Pazartesi izinli o gün acısını çıkaracağız inşallah. Bu hafta sonuda böyle olsun bakalım....

09 Haziran 2010

Diyete börek ve sütlaç molası!

Artık yeter dedim kabak, fasulye pişir; yeşillik yıka. Yemek için deli olmuyordum aslında börekle sütlacı ama yapmak istiyordum. Köreleceğim bu gidişle dedim. İlk evlendiğimizde nasıl güzel kekler pufduk pastane poğaçaları yapardım.
Elde börek açma deneyimim bile olmuştu. Zaten bir evde en sevdiğim kokulardan biridir fırından mis gibi gelen kek yada börek kokusu. Diğeri de yeni yıkanmış çamaşır kokusu...Neyse dönelim böreğe. Adı gül böreği bilindiği üzere. İçi ıspanaklı peynirli. (gene de bir yeşillik söz konusu yani) Üstündeki rulo börekleri ıspanak bitince sırf peynirli yaptım. Yiyince börekleri midemin bayram etmesi yanında içimde rahatladı körelmediğimi görmek güzel.

Alamadım hızımı ama, birde fırın sütlaç yaptım.Sütlü tatlı çok severim fakat sık yapmam .Ortimim arası pek yoktur. Ama sakızlı yapıp üzerini de yakarsan bakarım belki tadına deyince yapıverdim bir heves. Orti baksın tadına ben hepsinden nasipleneyim artık. Daha tatlıdan yemedim ama sanırım birazdan yiyeceğim yazarken bile yutkundum çünkü. Canım Ailem başladı.En iyisi gideyim hem izleyeyim hem yiyeyim. Sanki bugün bunları yapmak ardındanda yemek biraz keyiflendirdi mi beni ne? Bu sağlıklı beslenme iyi hoşta ruhum bundan pek hoşnut değilmiş anlaşılan...

02 Haziran 2010

Olamadım şu çiçekler kadar!



















Balkonumdaki çiçeklerimin canlılığına inat bir miskinlik var üzerimde günlerdir atamadığım. Hiç bir şey yapmak istemezken çok şey yapıyorum bu da sanırım beni yoruyor. Ne zaman akşam oluyor anlamıyorum bile. Spor ve diyet azimle devam ediyor. Yaz alışverişi de başladı yavaş yavaş. İnsan zayıflayınca alışverişte daha kolay oluyormuş. Bu sefer geri dönüşü yok kilo filan almak istemiyorum. Gerçi ortime bakarsak bende bu hamkinlik - iştah yani- olduğu sürece bu biraz zor diyor ama böyle daha mutluyum ben. Arada kaçamaklarım oluyor tabii fakat sporla hemen telafi ediyorum. Bir şartla kilo alabilirim (tabii abartmadan!)beni şu halimden daha mutlu yapabilecek bir tek şey var o da minik bir can'ın gelmesi. Vitamin takviyesine de başladım şimdiden.
Hazırım da.... biraz... bazen yani korkuyorum. Biz ortimle 5 senedir başbaşayız,6 senelikte bir geçmişimiz var. İkimizdik hep.Üçümüz nasıl olacağız? Bende ki sorular daha ortada bir şey yokken başladı.Artık ufaklığın haberini alınca nasıl olurum bilmem. Düşünmemeye çalışıyorum şimdiden ama bazende düşünmeden edemiyorum.
Gideyim en iyisi mis kokulu çiçeklerimlerimin arasında balkonda bir kaç KPSS testi çözeyim. Ders sıkıcıda olsa bir şeylerle kafanı meşgul etmek güzel, kaçış belkide düşüncelerden.... kimbilir?