29 Ocak 2011

Ankara'da kar...uykusuz bir ben...




Bir cumartesi sabahı.Sanki herkes uykuda dışarısı öyle sessiz ki.Acaba bunda nihayet yağan karın etkisi var mı?

Gene uykusuz bir geceydi.Sabah geç kalkarım kesin diye düşünürken ayaktayım işte uyuyamadım.Sabahın tek güzelliği dışarısının bembeyaz olması.Ankara'da kar yağmasını bu kadar bekleyeceğim aklıma gelmezdi.

Ortim uyuyor normal tabii bugün hafta sonu bu saatlerde hala uyumak.Ama bende ve kıpır kıpır oğlumda uyku yok.Dün yeni doğum yapan bir arkadaşım aradı.Nasıl gidiyor dedi.İyiyim sadece uyuyamıyorum dedim.Uyu sonra hiç uyuyamayacaksın dedi.Belki de düşünceli oğlum beni şimdiden alıştırıyor.Zombi gibi hissediyorum kendimi.Gece olunca bile eyvah uyuma vakti geldi diyorum.Neyse bugünü de böyle geçireceğim demek.

Alışverişe gideceğiz bugün birde.Oğlumun odası için son hazırlıkları tamamlayacağız.Umarım istediğim şeyleri bulabilirim.Bir an önce şu işler bitseydi.Sanki her geçen gün daha da tembelleşiyorum.İşler gözümde büyüyor.Sevgili annemde çalışan biri olunca sadece hafta sonları kalıyor bana yardım etmek için.Çalışan bir annenin zorluğunu küçükken zaman zaman yaşadım.Ama hala yaşayacağımı bilmezdim.Tamam bende çalışan bir anne olmak istiyorum ama özellikle şu dönemde daha çok yanımda olmasını isterdim.Kendide farkında zaten hazırlıklarla istediğim gibi ilgilenemiyorum diyor.Şimdiden doğum olunca alacağı iznin hesabını yapıyor.Onun içinde zor tabii.Olsun ama her istediğimde yanımda olamasa da iyi ki var.

Şimdi en iyisi açayım perdeleri karın keyfini çıkararak Firarperest'i okuyayım.Belki satır aralarında gezinirken gözlerim, uyuyuveririm.Oğluşum da sakin, galiba uykuya daldı bile o.

25 Ocak 2011

İç döküş...

Karmaşık duygular içindeyim bu aralar.Bir son ve başlangıç var.Hamileliğimin artık sonlarına gelirken yeni hayatımıza da başlamak üzereyiz.

Bazen öyle çok düşünüyorum ki her şey nasıl olacak diye oğlumdan uzaklaşıyormuş gibi oluyorum.Sonra başlıyor içimde kıpırdanmaya hatırlatıyor kendini konuşuyorum onunla sanki göbeğimi değil başını okşuyorum.

Mobilyası hafta sonu geldi oğlumun.Havalansın diye henüz yerleştirmedik odayı.Ama odanın önünden her geçtiğimde huzur doluyorum.

Günlerim beklemekle geçiyor.Otursamda yürüsemde ağrılar hemen kendini gösteriyor.Hafta sonu arkadaşlarımız geldi mesela,sadece 3 saat ayaklarımı aşağıya sarkıtarak oturdum ama gittiklerinde sonuç davul gibi bacaklardı.Şikayetçi değilim olacak bunlar sadece zaman sanki sonlara yaklaştıkça daha mı yavaşlıyor ne?

Henüz 35.haftadayım ama çevremde herkes erken gelecek 3 haftaya kalmaz diyor ama içimdeki ses kızım sen 4o.haftayı da göreceksin diyor.Gerçi doktorumuzun pek bekleyeceğini sanmıyorum.Çünkü 3.7oo kg'yı geçerse normal doğum yapmam demişti:((

Ortimin nöbetlerinde de huzursuzum artık evde yalnız kalmak istemiyorum.Zaten annemi yada kayınvalidemi değişik bir saatte aradığımda heyecanla açıyorlar telefonu.Acaba diyorum bir süre kimseyle hamilelik ve çocuk üzerine hiç konuşmasam mı.Şöyle bir düşününce arkadaşlarımla da ailemle de tek konuştuğumuz bu.Ama mümkün değil tabii.

Şöyle bir kaç ay sonra dönüp bu yazıyı okumayı çok isterim.Bakalım ne alemdeyim.Kafamdaki sorular bitmiş mi ya da yerini yeni sorular mı almış yoksa? Bilmiyorum ben mi çok düşünüyorum, yoksa son haftalar hep böyle mi geçer?


19 Ocak 2011

34.hafta!

Neden bilmem yazamadım bir süredir.Paylaşacak bir şeyim olmamasından değil canım hiç bir şey yapmak istemiyor.Sadece oğluma odaklanmış durumdayım.Dün doktor kontrolümüz vardı biraz rahatladım gerçi ama hala kafamda bir sürü soru işareti ile dolaşıyorum.Başa döndüm ben yine hamileliğimin ilk aylarında da böyleydim.

Mercimeğim 34.haftada 3 kg. 45 cm.Yani mercimeklikten çoktan çıktı. Doktorumuz tombik olacağını söylemişti daha önce zaten.Ama böyle kilo almaya devam ederse sezeryana doğru gidermişim.Normal doğum istiyorum ama bakalım zaman neyi gösterecek.Tabii öncelikli olan sağlıkla oğluma kavuşmak.

Neyse düşünmemeye çalışayım şimdi bunları.Hazırlıklarda başladı artık.Oğlumun odası olacak odayı boşalttık.Bu Cumartesi mobilyası gelecek.Giyecekleri de alındıkça yıkanıp ütüleniyor.Daha sonra annem, kayınvalidem anneannem gelecek hep bir elden odayı düzenleyeceğiz.Bizim oğlan iki aileninde ilk torunu, anneanneminde ilk torunun çocuğu o yüzden o tarafta da heyecan dorukta.

Ortim de artık her geçen gün daha da sabırsızlanıyor.Elini karnıma koyupta sevmeye başlayınca hemen tepki veriyor oğlumuz.Sanki anlıyor onunla ilgilenildiğini.Kucağımıza bir an önce almak istiyoruz ama karnımdaki bu hareketlerini de özleyeceğiz sanırım.

Tüm bunlar dışında bir şey yapmıyor değilim tabii.Kitap okumalarım son sürat devam ediyor.Sağolsun ortim bir gün sürpriz yapıp 2 kitapla çıkageldi yanında da Akman pastanesinden ekler ve milföy pastasıyla.Pastalar tabii hemen afiyetle yenildi.Can Dündar'ın Lüsyen adlı kitabını da bitiriverdim.Şimdi Elif Şafak'ın Firarperest'ini okuyorum çok büyük bir keyifle.Aslında benim için dönüp bir daha okunacak bir kitap altı çizile çizile.

Hala keyifle yemek yapıyor olmakta çok güzel.Uzun süre ayakta kalınca ağrılar hemen başlıyor ama dinlenince geçiyor.Eee hadi bugünün menüsünü de söyleyim bari;kremalı mantar çorbası,kuru biber patlıcan ve kabaktan kıymalı dolma sonrasında da mozaik pasta.Yapması da yemesi de pek keyifli şeyler benim için.

İşte böyle geçiyor günler geçsin bakalım bir an önce geçsin.Uykusuzda kalacak olsam,bir süre kitapta okuyamayacak olsam,yemek yapmayı mecburiyet haline getirecek olsam da geçsin günlerde gelsin oğlumuz artık aramıza.Ha birde şu odasını hazırlayalımda...

08 Ocak 2011

Artık nazlı bir gebeşim!

Ortim sağolsun beraber olduğumuz ilk günden beri bayılır bana isim takmaya.Tabii hamilelikle birlikte bana takılan isimlerde yeni bir hal aldı.Önce piknik tüpü oldum sonra penguen şimdi de nazlı bir gebeşim ben!

Aslında naz yapmıyorum ki bu son haftalar biraz daha zorlu geçiyor gerçekten.Ama sağolsun ortim hep yardımcı bana. Öyle destek oluyor ki hakkını yemeyeyim şimdi.


İlk aylarda daha dur bunlar daha iyi günlerin diyenler haklı çıktı sanırım.Uykusuzluk,ağrılar,nefes darlığı yeni gündemim.Oğlumun gündemi ise hıçkırmak, okşayınca kıpırdanmak,müzik duyunca kaçmak,sert tekmelerle güç denemesi yapmak.Çok tatlı yaa...sanırım bundan sonra böyle geçecek haftalar.

Eskiden sadece haftaları sayardım şimdi günleri sayıyorum.Gerçi bu haftadan sonra biraz daha hızlı geçer gibi geliyor zaman çünkü oğluşumun odası hazırlanmaya başlanacak, son alışverişler yapılacak,doktor kontrolleri daha da sıklaşacak.

Bende bu aralar son sürat kitap okumaya çalışıyorum. Oğlum doğunca bir süre hasret kalacağım sanırım.En kısa zamanda da Ayşe Kulin'in son kitabını alıp okumalıyım.Sonra kim bilir ne zaman okurum.

Şu son haftaları hafızama iyice kazımak istiyorum aslında.2 kişilik dünyamızın son zamanları.Yeni farklı bir dönem başlayacak yakında bizim için.Daha şimdiden bile belli oluyor aslında konuşma konularımız, girdiğimiz dükkanlar değişiyor ve birbirimizin daha önce bilmediğimiz yönlerini görüyoruz.Hoş bu yönlerimizi bizde ilk defa görüyoruz.Annelik doğuştan olurmuş babalık sonradan öğrenilirmiş diyorlar ama inanmıyorum buna ben.Ona daha doğmadan duyduğumuz sevgi ile başlıyor her şey.

Biz birbirimizin hayat ortisiyiz şimdi bir minik orti katılacak aramıza.Nazlı gebeş 3 ortili dünyasını sabırsızlıkla beklemekte...

03 Ocak 2011

Yeni yılı tekmelerle karşıladım!


2011'e gireli 3 gün oldu ama bir yeni yıl yazısı yazmazsam olmaz.Aslında o kadar da umursamam yılbaşı akşamlarını,bir yıl daha bitti yenisi hoşgeldi derim.Bir tek ortimle evli olarak kutladığımız ilk yeni yılı hiç unutmam bir de bu yeni yılı unutmayacağım herhalde.

2009'u hiç sevmemiştim ben.Tunalı Kuğulu Park'ta öyle bir nefretle uğurlamıştım ve gene öyle bir umutla karşılamıştım ki 2010'unu...İstemiştim hiç inanmam o cümleye ama (istersen olurmuş)çok yürekten çok güzel bir yıl olmasını istemiştim.

Veee 2010'un ortasında geldi o çok güzel şey!İnanamadım!Hatta o zamanlar ki ruhsuzluğumu şok olmuş olmama bağlıyorum.Ama şimdi çok iyiyim tabii endişelerim var yok değil.O endişeler daha ilk hamile olduğumu öğrendiğim anda başladı sanırım doğduktan sonra da ve hayatımın sonuna kadar da devam edecek.Yaşattığı duygular öyle güzel ki ama endişeler vız gelir.

2011'i oğlumun hiç durmayan tekmeleri,içimde fır dönmeleri, hıçkırığı ile karşıladık.Önce şükrettim sonra gene yürekten istedim seneye oğlumuzu öperek karşılayalım yeni yılı diye.

Görünürde henüz 2 kişi de olsak biz 3 kişi girdik bu yıla bunu her hareketi ile belli etti miniğim.Daha ne söyleyeyim güzel başladı güzel devam etsin her şey.